
İnsanlık tarihinin üç büyük dini olan Müslümanlık, Hristiyanlık ve Musevilik dünyanın en büyük uygarlıklarını barındıran Anadolu topraklarında olgunlaşmış ve etkileri tüm dünyaya yayılmıştır. Üç büyük dinin günümüze kadar ulaşan eşsiz eserleriyle büyük bir potansiyel oluşturan İnanç Turizmi, ülkenin diğer tarihi kültürel zenginlikleri, doğal güzellikleriyle birleştirilerek yeni bir sektör halini almıştır. Yılda yaklaşık 300 milyon kişiye hizmet veren ve 18 milyar dolarlık bir bütçe içeren inanç turizmi, hızla büyüyen bir sanayi. Trabzon da bu büyüyen sektörden payına düşeni almak için sahip olduğu değerleri ön plana çıkarak atılımlar yapmaktadır. Ortodoks dünyasının kutsal dağ manastırları Trabzon çevresinde bulunmaktadır. Sümela (Meryem Ana) Manastırı, Konagio Thaoskepostas (Kızlar Manastırı), Kaymaklı Manastırı, Vazelon Manastırı ve Gregorius Peristere (Kustul) Manastırı bunlardan bazılarıdır.
İnanç turizmi için Trabzon´da oldukça önemli yerler bulunmakta. Özellikle Sümela (Meryemana) Manastırı ve Ayasofya Müzesi´ni ziyaret edecek yabancı turist sayısında büyük bir artış yaşanmakta. 88 yıl aradan sonra 15 Ağustos 2010 tarihinde Trabzon Valiliği’nin özel izniyle Sümela Manastırı’nda ibadete izin verildi. Bu sayede bölgeye günler öncesinden gelen Ortodoks’lar, turizm sezonunun son döneminde şehre tekrardan bir canlılık kazandırmış oldu.
Trabzon Valiliği, inanç turizmi nedeniyle bugüne kadar ziyarete açık olmayan Vezelon, Kuştul ve Kızlar Manastırları ile birçok küçük kilisenin yer aldığı Gümüşhane il sınırında bulunan Santa Harabelerinin de gezilebilmesi için özellikle ulaşımı kolaylaştırmaya çalışıyor. Ulaşımı Arsin sınırında bulunan Yanbolu deresini takip eden yol ile sağlanmakta olan Santa Harabeleri bitki örtüsünün azaldığı yayla sınırına kurulmuş eski bir rum köyüdür. Harabeler içerisinde evler, çok katlı ibadethaneler ve çeşme gibi yapılar bulunmaktadır.
Sümela Manastırı (Meryem Ana Manastırı-Maçka): Trabzon’daki inanç turizmi denince akla ilk gelen yerlerden biridir. Maçka ilçesinin 17 km güneyinde, Meryem Ana Deresi vadisinde ve vadi tabanından 250 m yükseklikte, duvar gibi dik bir yamacın ortasındaki bir mağara içerisinde inşa edilmiştir. Zigzaglar çizilerek yapılan zorlu bir tırmanıştan sonra ulaşılan noktadaki muhteşem doğa manzarası, tırmanırken çekmiş olduğunuz bütün zahmete değecek niteliktedir. Manastırın ilk kuruluşuna dair muhtelif rivayetler vardır. Bunlardan en yaygın olanı: Atinalı Keşiş Barnabas ile yeğeni Sophrenios’un kilisenin ilk temelini attığıdır. Sumela Manastırı, ilk kuruluş döneminden itibaren, St. Luke tarafından yapıldığı ve mucizeler yarattığı söylenilen bir Meryem Ana tablosu ile özdeşleştirilmiştir. Rivayete göre; Barnabas ile yeğeni Meryem Ana ve Hz. İsa’nın çocukluğunu belirten, St. Luke tarafından yapıldığı söylenen bir tabloyu da yanlarına alarak, Trabzon’a gelirler. Burada, manastırın yapılmasında kendilerine yardımcı olacak gönüllü işçileri topladıktan sonra, bugünkü Maçka ilçesinde Değirmendere (Pyxites yöresindeki Altındere) ye ulaşırlar. Kora dağlarının en dik yamacına çıkan keşişler, tepesinden su damlayan bir mağara bulunca manastırı burada ilk önce iki oda olarak kurarlar (M.S. 385). İki keşişin kurdukları iki odalı manastır, keşişlerin ölümünden sonra (412 yılı dolayları) hem Katolik, hem de Ortodoks mezheplerinden olan Hıristiyanlarca kutsal bir tapınak olarak kabul ediliyor.
Büyük İmaret Cami (Hatuniye/Ayşe – Gülbahar Hatun Cami-Merkez): Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe-Gülbahar Hatun adına 1514 yılında Zagnos Köprüsünün yakınında şimdiki adıyla Atapark’ta bir külliye içerisinde yaptırılmıştır. Bu caminin, Trabzon’daki Türk eserleri arasında özel bir yeri vardır. Erken devir Osmanlı Mimarisinde ayrı bir plan tipi oluşturan “Zaviyeli Camiler” grubuna girmektedir. Zaviyeli camilerde görülen ‘avlu’ kısmı bu camide yoktur. Duvar işçiliği önemlidir. Batı tarafındaki minare ise klasik Osmanlı minareleri tarzındadır.
Fatih Cami (Ortahisar Cami,Panaghia Chrysocephalos Kilisesi-Merkez): Trabzon’un en önde gelen kilisesi olarak tanımlanan bu yapı, Ortahisar mahallesindedir. Roma İmparatoru Konstantin’in (M.S. 325-364) yeğeni Hanmibalianos tarafından, eski bir Roma tapınağı üzerine inşa ettirildiği sanılmaktadır. “Komnenlerin Katedrali” olarak bilinen kilise, Meryem Anaya ithaf edilerek, “Altınbaş” diye adlandırılmıştır. Kiliseye bu ismin verilmesinin nedeni, yarım daire biçimindeki kümbetinde (apsis)bir metre çapında bir çerçeve içinde bulunan Meryem Ananın başındaki harenin altından kaplanmış olmasıdır. 1461 tarihinde Türk’lerin Trabzon’u ele geçirmesinden sonra camiye çevrilmiştir. Bazı araştırmacılar kiliseyi, İstanbul’daki Ayasofya’ya benzetir.
Çarşı Cami (Merkez): Kemeraltı Çarşı mahallesinde bulunan bu cami, Trabzon’un en büyük tarihi camisi olup, Trabzon Valilerinden Hazinedarzade Osman Paşa tarafından 1839 yılında yaptırılmıştır. Yapıda muntazam bir taş işçiliği göze çarpar.
İskender Paşa Cami (Merkez): Trabzon Belediye binasının arka tarafında, Taksim Meydanındadır. XVI. yüzyılda Trabzon Valisi İskender Paşa tarafından yaptırıldığı bilinir. Değişik zamanlarda ilaveler yapılan cami, çok iyi bir taş işçiliğine sahiptir.
Ayasofya Kilisesi (Haghia Sophia Kilisesi-Merkez): Komnenos Devleti krallarından I. Manuel zamanında 1238-1263 yıllarında yapıldığı kabul edilmektedir. Kuzeydeki dört sütunlu ve üç apsisli şapel yapıdan daha eskidir. Trabzon’un batı yönünden 2 km uzaklıkta bulunan bir manastır kompleksi içinde yer almaktadır. Çok iyi bir taş işçiliğine sahiptir. Taş süsleme ve fresk bakımından çok zengindir. Kilisede; Adem ile Havva’nın cennetten kovulmaları, tahta oturmuş Meryem, Hz. İsa’nın göğe çıkışı, doğumu, mucizeleri, son akşam yemeği ile cehenneme inişi, vaftiz, İncil yazarlarının sembolleri gibi tasvirler, ayrıca tek başlı kartal, hayali yaratıklar geometrik bitkisel süslemeler ve kuş figürleri bulunmaktadır. Özellikle batı cephesindeki mukarnaslı nişler, sütun başlıkları, kuzey cephedeki geometrik kompozisyonlu madalyonlar Selçuklu taş süslemeciliğinin örnekleridir. III. Murat zamanında ve 1670 yılında Beylerbeyi Ali Bey tarafından camiye çevrilen kilise, 1958-1962 yılları arasında Edinburgh Üniversitesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü işbirliği sonucu restore edilerek 1964 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır.
Vazelon Manastırı (Maçka): Manastırın kesin kuruluş tarihi bilinmemekle beraber, bazı araştırmacılar bunun M.S. 270-317 yılları arasında olabileceğini ifade etmektedirler. İmparator Jüstinianus tarafından 565 yılında onarılan manastır, zamanımıza kadar bir çok tamir ve tadilat görmüştür. Vazelon Manastırı, XIII. yy.dan sonra Maçka’nın dini, kültürel ve ekonomik yapısında etkili olmuştur. Sumela Manastırı’nın da, yörenin en zengin manastırı olan Vazelon Manastırı’nın gelirleri ile yaptırıldığı söylenir. Üç nefli kilisenin kuzey dış duvarlarında yer alan cennet, cehennem ve son hüküm tasvirlerinin konu edildiği freskler, canlılık ve güzelliklerini halen korumaktadır. Manastır Maçka’ya 14 km mesafede çam ormanları arasındadır. Yahya Peygembere adanan manastrı 1923 yılında terkedilmiştir.
St. Anna Kilisesi (Küçük Ayrasıl Kilisesi-Merkez): Trabzon’da Maraş Caddesi üzerinde bulunan kilise, şehrin en eski kiliselerinden biri olup, üç nefli bir bazilikadır. Giriş kapısında bir Bizans kabartması ile 884-885 tarihinde I. Basil zamanına ait onarım kitabesi bulunmaktadır
Santa Maria Kilisesi (Merkez): Kilise, Sultan Abdülmecid’in emriyle 1869-1874’de Trabzon’a gelen yabancıların yararlanması için yapılmış olup, işlevini günümüzde de sürdürmektedir. Zengin süslemeleri, kuzey ve batı duvarlarındaki St. Andrew, St. Peter ve St. Eugenius betimleri ile ilgi çeker.
Yorum yapın / Bize Soru Sorun;